24 Ocak 2010 Pazar

Modern Çağın Minibüsleri

Ya azizim işte geçenlerde cevizlibağdan minibüse bindim.
Koltuklar uçak koltuğu ile yarışıyordu.
O arabesk müzikler gitmişti yerine DVD izliyordu söför ağabey
gerçi ekran biraz küçüktü ama önlerde oturursanız gayet de iyi izlenebiliyordu.
Film de aksiyon filmiydi sonra anladım cevizlibağ hattındaki minibüsçü ağabeylerin
neden bu kadar hız yapmayı sevdiğini, favori filmleri aksiyon üzerine imiş.
Hani şu bilmem kaç tane arabanın hurdaya çıktığı filmler var ya onlardan
Tek fark onların yaptığı hız sonucu:
Yolcuların hurdaya çıkması ha bir de iç organlarımızın yerleri kısa süreliğine değişiyor o kadar :)
Misal:
Bir keresinde en arka koltuktan uçtum ön cama yapışmaya ramak kalmıştı
Başka bir seferde de açık kapıdan aşağı yuvarlanıyordum
Yine başka bir binişimde de kavisli yolda hız nedeniyle başımı tavana vurdum galiba
Orası silik hatırlamıyorum pek tek hatırladığım belimdeki acı onun dışında herşey silik.
Çok heyecanlı oluyor ama ya aksiyon filmi tadında adrenalin had safhada.
Bütün bu olanlara rağmen vazgeçmedim ama hepsinden birşey öğrendim daha bir önlem alarak biniyorum şimdilerde minibüse en güzel yer şöförün arkasındaki koltuk bence...
Neyse yani sıkıldıysanız gidin minibüse binin her an bir macera çıkabilir.
He bir de bu modern minibüste zaman ayarlı oda spreyi kokusu
İnsanın başını döndürmüyor değildi.
Bu soğuk havalar da klima ya da kolorifer yaktılar mı
Hele hele de ilk duraktan binmiş ve oturuyor iseniz değmeyin keyfinize tek sorun tıklım tıklım minibüsten ara durakta inmek olur ondan da bi şekilde sıyrılırsınız.
Hem bu karlı havalarda bile çalışır minibüsçü ağabeyler.
Ekstralarıyla minibüs keyfi denenmeli (mi acaba?) kararsız kaldım
Zorunlu değil ama mecburi durumlarda hayat kurtarabiliyor yine bu minibüsler
Onlar da çağa ayak uyduruyor işte aksiyon işi biraz tehlikeli olsa da
fifty cent bile duyduğum oldu radyolarında pop dinliyor yeni nesil şöförler
Rock dinlediğini de görür müyüz acaba (neden olmasın?)
Bir de AB uyumu ayağına takım elbise giyerlerse tek eksik hostes olur minibüste...

14 Ocak 2010 Perşembe

henüz etki etmeyen yan etki

''gece sahaba kadar proje çizerken ibrahim tatlıses, müslüm gürses falan dinliyoruz hepimiz, sende yakında öyle olursun'' demişti bir arkadaşım hatta arkadaş grubu vardı o aklıma geldi dikkat ettim yok bende böyle bi yan etkii olmadı henüz sezen dinliyorum ama hep dinlerdim..

sadece farkettim ki offspring, blink falan dinlemiyorum proje çizerkeneee

hiç arabesk dinlemem proje yüzünden dinler duruma gelirsem bilmem..

finallerim mi varmışşşş

10 finalim vardı 3üne girmek istemedim ve girmedim sınava girmek yerine uyudum falan daha iyi bişiler yaptım yani 3ünde de... 6 sına çalışmadan girdim ve 6sından da kaldım 1 tanesine 2saat çalıştım onu geçerim diye düşünüyorum...

ne başarı bee.. en kıytırık dersten bile kaldım. kalmak nedir bilmeyen ben geçmek nediri bilmez hale geldim...

hatta elimde 1 sene öncenin sorulrı olan ve test yapılan hatta 1-2 tanesi hariç aynısı çıkan sınava 5 dk. bakıp girsem gene gecerdim bunu bile yapmadm içimden gelmedi, zaten hiçbişi yapmak içimden gelmiyor bazen bazı şeylerle ilgili zorluyorum kendimi sınavlar için zorlamıyorum sadece.

durumum vahim sanırım..

çook çalışmam gerekiyor çook.. umarım çalışırım..


arap bacı gece rüyama gir korkut falan da çalışıyım bari çalışma isteği yok bende yaw bi istek gelsin yada bi üfürükçüye mi gitsem okusa üflese de çalışsam hahaha

6 Ocak 2010 Çarşamba

Beyaz Eşekli Prens

bi gün iki sevgili gece 12 ye doğru telefonda konuşuyorlarmış ikisininde uykusu gelmiş ama çocuk çok daha yorgun ve uykusuzmuş.. çünkü çocuk hem çalışıp hem de ikinci öğretimde okuyormuş çok azimliymiş..

çocuk sevgilisine uykusunun çok geldiğini söylemiş ve ona ninni söylemesini istemiş sevgilisi ninni bilmiyorum ki ben demiş o zaman masal anlat demiş sevgilisi ve kız başlamış yazmaya:)

işte arap bacı bu masalı senle paylaşıyım dedim...

kız sevgilisine masalı anlatmaya başlar:
bir kız varmış çok inatçı, çok sinir, çok gıcık şuan ki erkek arkadaşına çok eziyet etmiş, hiç yüz vermemiş ama çocuk hiç vazgeçmemiş kızdan aylarca peşinden koşmuş hiç bıkmadan hiç usanmadan diye anlatmaya devam ederken sevgilisi devam etmiş masala ama bu kız bi prensesmiş o yüzden vazgeçmemiş çocuk.. prenses çok tatlıymış, çok güzelmiş, çok sempatikmiş.. evet prenses prensi çok zorlamış ama prens bi türlü vazgeçememiş prensesinden nedenini anlamıyormuş o zamanlar, şimdi çok iyi anlıyormuş, prens prensesine aşık olmuş.. demiş sevgilisi.. çocuk da prensmiş ama demiş prenses, prens ise beyaz eşekli prens demiş.. ''BEYAZ EŞEKLİ PRENS'' kız da çocuk da çok iyi hatırlıyorlarmış bu cümleyi ama nerden çıkmış bu eşek kelimesi ikisi de hatrlamıyormuş.. masala nasıl devam ettiklerini de hatrlamıyorlarmış nasıl bitirdiklerini de.. sanırm prenses uykudan saçmalamaya başladık demiş öylece başka bi konuya geçmişler masalı bitirmemişler sadece konuyu deiştirmişler. şimdi prenses düşünüyormuş iyi ki prense bi şans vermişim diye çünkü prens tam prensesin hayal ettiği gerçek bi prensmiş beyaz eşekli de olsa prenses memnunmuş prensinden..:) prenses beyaz eşekli prensim diyormuş arada sevgilisine... prens prensesini mutlu etmek için elinden gelen herşeyi yapıyormuş, onu hiç üzmüyormuş, hiç kırmıyormuş, kırmaktan çok korkuyormuş, prenses gerçekten sevildiğini hissediyormuş, yani prensi her an bunu hissettiriyormuş, prenses de prensine karşı hissettiklerini tam olarak tanımlayamasa da prensine sırılsıklam aşık olmak istiyormuş..

prenses asla böyle bi prensle karşılaşacağını düşünmezmiş hayalleri gerçek olana kadar...daha önce başka birinde aradığı tüm özellikler prensinde varmış, prenses daha önce yanıldığını eskiden aşık olduğu kişinin asla bi prens olmadığını asla prensesi mutlu edemeyeceğini yeni yeni anlıyormuş.. çünkü o kendini bile mutlu edemeyen biriymiş bir kızı hiç mutlu edemezmiş bunu yeni algılıyormuş prenses. zaten hep bu zavallı kız eski erkek arkadaşını mutlu etmeye çalışıyormuş, elinden gelen herşeyi yapıyormuş, karşılığı olmasını bırak çocuk hiç birşeyden mutlu bile olmuyormuş ki bir kez bile mutluyum seninle gibi bi cümle kurduğunu görmemiş zavallı kız.. tabi çok yorulmuş birisini mutlu etmeye çalışmaktan ve bir türlü mutlu edememekten.. sevilmemekten, değer, ilgi görmemekten çok yorulmuş kız küsmüş aşka kimseyi istemiyormuş hayatında.. kimseye bi şans vermiyormuş ona yaklaşmaya çalışan her erkeğe eziyet ediyormuş resmen, çok kötü davranıyormuş. karşısındakiniin ondan vazgeçmesi için elinden geleni yapıyormuş (çok kısmet kaçırmış bu kız ama sonunda gerçek prensini bulmuş iyikii de prensini bulana kdr eziyet etmiş:)). asla inanmıyormuş mutlu olabileceğine bir erkeğin onu gerçekten sevebileceğine asla inanmıyormuş tabi prensi her türlü çin işkencesine her türlü ters davranışa katlanana kadar.. bir erkeğin gerçekten nasıl aşık olabilceğini yeni anlıyormuş, mutluymuş prenses, prensinin ilgisinden çok memnunmuş.. tek eksik olan şey prensesin duygularını tanımlayamamasıymış, evet heyecanlanıyormuş, evet prensini düşünüyormuş ama bu bir aşk mı yoksa prensinin ilgisinin prensese yansıması mı bilmiyormuş, bunu prense de söylemiş zaten prenses.. kafası karışık olduğunu söylediğinde prens en ufak soru işareti kalmasını istemediğini bütün sorulara her zaman cevap vereceğini ve bütün sorunları her zaman çözeceğini söylüyormuş prensesine ve yapıyormuş da bunu.. prenses gerçekten güvenebiliyormuş prensine ve gerçekten çok rahatmış, onun yanında hiç kasılmıyormuş, hiç birşeyden korkmuyormuş, düşüncelerini, isteklerini söylerken, soru sorarken hiç ama hiç çekinmiyormuş prensinden çünkü biliyormuş ki prenses isterse çok saçma birşey düşünsün prensi asla onunla dalga geçmez, asla onu üzmez, bırakıp gitmez, işte bu yüzden prenses ilk kez bu kadar rahatmış ve çok kısa bir zamanda da olsa prensinin onu tanımasına izin vermiş ona bu rahatlığı hissettirdiği için prensi..

prenses saşırıyormuş olanlara bazen bi hayal olduğunu düşünüyormuş çünkü bi hayal kadar güzelmiş bu durum.. ve prenses ister istemez karşılaştırıyormuş prensini eski aşkıyla ve inanılmaz büyük farklar görüyormuş, aslında yıllardan beri tanıdığı eski erkek arkadasının yannda hiç bu kadar rahat olamadığını fark ediyormuş prenses... neden ama neden hep bi tedirginlik yaşıyorum diye sorarmış hep kendi kendine neden onunla konuşamadığını kendini ona anlatamadığını hep düşünürmüş prenses.. arkadaşlryla saatlerce sohbet edebilirken eski erkek arkadaşının yanında konuşamamasının duygularından kaynaklandığını arada duygu olunca sevgilisini kaybetmekten korktuğunu ve bazen onun dalga geçeceğini veya düşüncelerini önemsemeyeceğini düşündüğü için sustuğunu düşünüyormuş.. ama gene de anlam veremiyormuş konuşamamasına.. o zamanlar anlam veremiyormuş evet ama şimdi anlam verebiliyormuş çünkü prenses onu sayan, onu seven, onu asla bırakmayacak, ona her koşulda sahip çıkacak, her zaman yanında olacak her düşüncesini gerçekten önemseyerek dinleyecek bi prensi yeni bulmuş. zaten onun düşüncelerine önem vermeyen, ona değer vermeyen veya değer verse bile bunu bir kez olsun dile getirmeyen bir kez olsun gerçekten hissettirmeyen birine neden bir şeyler anlatsın neden onunla konuşsun ki.. insan dinlendiği sürecebirşeyler anlatır.. bir zamanlar çok aşıkmış prenses herşeye katlanmış ama artık aşkın ne olduğunu bile bilmeyen birine aşık olduğunu farketmiş bunu prens farkettirmiş prensesine.. o yüzden prenses prensine sırılsıklam aşık olmak istiyormuş eskiden aşık olduğundan çok daha fazla aşık olmak istiyormuş bunu prens hakediyormuş çünkü.. ve prenses elinden geleni yapmaya kararlıymış yeniden aşık olmak için ama bir prense aşık olmak için... prenses kıymetini biliyormuş prensinin.. onu kaybetmek istemiyormuş asla.. aşık olana kadar bırakmayı düşünmüyormuş, aşık olduktan sonra zaten vazgeçemeyeceğini biliyormuş..

prens iyiki de vazgeçememiş prensesinden ve sonunda prenses de prensine bi şans vermeyi iyiki kabul etmiş.. mutlularmış beraber çünkü...

evettt arap bacı sence bu prenses bir kez daha çok aşık olabilir mi? bence olabilir bir gün.. gerçek bi aşk olr bu, hem de karşılıklı gerçek bir aşk..

umarım bu masal çok mutlu biter bu çifte kocamaaaaaaaaaaaaannnnnnnnnnnn mutluluklar diliyorum... (bu arada masalı tam anlatamadım sanırım o an ki konuşmadaki duygularla anlatamadığım gibi tam da hatırlayamadım özür diliyorum masal kahramanlarından)

1 Ocak 2010 Cuma

Tatlı Gülüş Pek Yaraşır Gözleri Ömre Bedel..

ah ah teknik gezii.. ne kdr gzldii...


teknik gezi de otobüsteydik işte bu şarkı çıktı birden bire radyoda.. cd lerdeki şarkılar o kadar berbattı ki sıkıntıdan radyoyu denedik bi ara..

sonra bu şarkı başladı bnde eşlik etmeye başladm tabii..

o an arkadaşım şuan ki ifadeni görmelisin görmeliler fln gbi bi cümle kurdu..

tatlı gülüş pek yaraşır gözleri ömre bedel ah ne güzel ne güzel seni sevmek ah ne güzel ne güzel...


çok şirin söylemişim mimiklerim fln çok gzlmiş.. arkadaşımın her söyledini söylemem burda :P

az önce o arkadasm msnden attı şarkıyı ben yine gülümsedim tabii...

bazen böyle eski sarkılar gülümsetebiliyor..

okunduğunu bilmiyordum..

geçenlerde bi arkadaş bloğumuzu çok begenmiş oysa ki ben yazılarımı birilerinin okuduğunu hiç düşünmüyordum..

öylesine açtığım bi deftere yazmak yerine buraya yazdığım bişi bu blog bnm için..

okunsun birileri beğensin gibi bi düşüncem hiç olmadı olmayacak da..

yazdıklrm kimin umrumda kimin değil bilmiyorum ama en önemlisi kim okursa ne düşünürse düşünsün önemli değil ister beğensin ister beğenmesin çok da tın..

hep bi deftere yazan ben klavye kullanıyım dedim sadece bu kdr..

he bide bazen bazı şeyler vardır ya tüm dünyaya söylemek istediği insanın tüm dünyanın bilmesini istediği şeyler bi de onları itiraf etmek için kullanırım sanırm..

off sıkıldım herşeyden

içinde bulunduğum absürt duruma bakalım ne kadar dayanabileceğim çok merak ediyorum..

Kafamı Kırabilirsin Bacı Kalfam

evt final dönemindeyim ama farkına daha yeni varıyorum bunun, hayatımda ilk kez bu kadar çok kaldım..

ilk hafta 4 sınavım vardı 4 ünden de kaldım.. dün sabahtan bi sınavıma girmedim ögleden snraki sınavıma giriym bari dedm o da fiyasko.. ztn kelime bilmiyordm çalışmamıştm bi soruları görüyüm dedim işte

bu ara çok sorumsuzum hiç ders çalışmıyorum, ödev yapmıyorum ama toparlanmaya karar verdim bu haftaki sınavlarıma çalışcam yanii umarım..:)

en azndan devamsızlıklardan geçmişim bi ara o kadar çok uykuya yenik düştüm ki az daha devamsızlıklardan kalcaktım.. bütün derslerden bütün devamsızlık haklarımı kullandım bu güzel bişi aslında ya :)

neyse arap bacı bn derse döner şimdi bari bu hafta kalmıım gerçi proje de kesin kalck da... kısmet..

HOŞGELDİN 2010

Herkese Mutlu Yıllar....

Aldırma Gönül

ha haa ben ve bu şarkıyı dinlemek..

bi gün mutfakta arkadaşımla bişiler atıştırırken küçük bi radyo vardı 7/24 kapanmayan edip akbayram aldırma gönül diye bi şarkı vardır ya çok eski o çalmaya başladı içime daral gelen ben kapattırdım arkadaşıma şarkıyı onun evindeydik sonuçta benm direk kapamam ayıp olurdu ama ona kapattırdım kapat bile demedim aslında yani zekidir anladı kapadı.. ama az önce ben bu şarkıyı dinledim bi radyo açıyım dedim odamda ufak bi radyo vardır hep bnmledir dolaşıyordm fmler arası bu şarkıyı duydum ve durup dinledim..


sanırm kafayı yiyorum

ya da kafayı yedim be arap bacı bilmiorm...